21. yüzyılın en iyi zombi filmleri arasında kabul edilen Danny Boyle imzalı 28 Days Later serisinin ikinci devam filmi 28 Years Later 20 Haziran’da nihayet izleyici karşısına çıkıyor. JustWatch olarak biz de bu vesileyle türün yakın dönemde geçirdiği evrimi ortaya koyan, politik katmanları ve psikolojik derinlikleriyle zombi anlatılarına yeni boyutlar getiren en iyi film ve dizilere yakından bakıyoruz. Listemize göz atarak siz de son on yılın en iyi zombi film ve dizilerini hangi platformlardan izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Fear the Walking Dead (2015-2023)
İzleyiciyi tüm zamanların en iyi korku dizileri arasında gösterilen çizgi roman uyarlaması The Walking Dead’deki olayların öncesine götüren spin-off dizisi Fear the Walking Dead, zombi salgınının başlangıcını çıkış noktası olarak alır. Los Angeles’ta yaşanan toplumsal yıkımın ardından hayatta kalmak için yollara düşen bir aileyi takip eden dizi, ilerleyen sezonlarında farklı karakterlere odaklanacak ve hikâyesini çeşitlendirecektir. Başlarda dramatik yapıya ve tekinsiz bir gerilime ağırlık veren dizi, zamanla aksiyon odaklı bir anlatımı benimser. Kimi sezonları eleştirmenlerin beğenisini kazansa da Fear the Walking Dead, korku türünün televizyondaki konumu kökten değiştiren The Walking Dead’in gölgesinde kalacaktır.
Train to Busan (2016)
Prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Geceyarısı gösterimlerinde yapan Sang-ho Yeon imzalı Train to Busan kısa zamanda eleştirmenlerin beğenisini kazandı, ayrıca Güney Kore sinema tarihinin en yüksek gişe hasılatına ulaşan filmlerinden biri oldu. Yeni başlayan zombi salgının Seul’den Busan’a giden trende yayılmaya başlamasını anlatan film, yolcuların hayatta kalmak için verdiği kıyasıya mücadeleyi konu alır. Kurduğu aksiyon ve gerilim yüklü dünyayı kuvvetli bir duygusal altyapıyla destekleyen film, toplumsal okumalara alan açan anlatısıyla da dikkat çeker. Bugün 2010’ların en iyi zombi filmlerinden biri olarak anılan Train to Busan’ın The Last Train to New York isimli Amerikan uyarlamasının yapım aşamasında olduğunu da ekleyelim.
The Girl with All the Gifts (2016)
Mike Carey’nin senaryoyla eşzamanlı yazdığı romandan uyarlanan ve yönetmenliğini Colm McCarthy’nin üstlendiği The Girl with All the Gifts, mantarlarla yayılan bir salgının etkisi altındaki bir dünyada, enfekte oldukları halde akıllarını ve bilinçlerini korumayı başaran bir grup çocuğu ve onlar üzerinde çalışarak virüse çare arayan bilim insanlarını takip ediyor. Aynı anda hem insan ve hem de ‘aç’ (filmde zombilere ‘aç’ deniyor) olan baş karakteri Melanie aracılığıyla kimlik ve ahlak temalarını işleyen film, insanı insan yapanın ne olduğunu sorgulamasıyla da türün diğer örneklerinden ayrılıyor. Başroldeki Sennia Nanua’ya Paddy Considine, Gemma Arterton ve Glenn Close gibi yıldızların eşlik ettiği film, zombi filmi türün en düşündürücü örneklerinden biri.
The Cured (2017)
Zombi salgınını atlatmış bir İrlanda’yı mesken tutan The Cured, enfekte olmuş insanların iyileştirilebildiği ve yeniden topluma entegre edilmeye çalışıldığı bir dünyada geçer. Filmde eski zombiler, enfekte oldukları dönemde yaptıkları her şeyi hatırlayan ve karanlık geçmişleriyle hesaplaşmaya çalışan trajik figürler olarak resmedilir. Hikâyenin odak noktasında ise iyileşmiş bir adam olan Senan ve ona evini açan kardeşinin eşi Abbie yer alır. Hayatta kalma mücadelesini değil salgın sonrası yaşanan toplumsal yarılmayı, karşılaşılan ayrımcılığı, insanların atlatmaya çalıştığı travmaları ve yeniden sağlanmaya çalışılan toplumsal düzeni konu alan The Cured, politik bakışıyla da zombi filmi konvansiyonlarını sorgulayan özgün bir yapımdır.
One Cut of the Dead (2017)
Japon yönetmen Shin'ichirô Ueda’nın imzasını taşıyan One Cut of the Dead, tamamı tek plandan oluşan düşük bütçeli bir zombi filmi çekmek üzere terk edilmiş bir askerî tesise giden bir grup sinemacıyı takip eder. Bir süre sonra sete gerçek zombiler saldırınca herkes canının derdine düşecektir. Film içinde film trüğüne başvuran, sahte belgesel ve buluntu görüntü estetiğinden yararlanan One Cut of the Dead’in ilk 37 dakikası tek plan halinde çekilmiştir. Zombi filmi kalıplarını yeniden tanımlayan bu korku-komedi örneği düşük bütçesine rağmen kulaktan kulağa yayılan şöhretiyle dünya çapında başarı elde etmiş ve kült statüsüne ulaşmıştır.
The Night Eats the World (2018)
Dominique Rocher imzalı The Night Eats the World Paris’te bir apartman dairesinde bir partinin ertesinde zombiler tarafından ele geçirilmiş bir dünyaya uyanan Sam’e odaklanır. Daireyi dışarıya karşı korunaklı hâle getiren Sam zamanla yalnızlıkla boğuşmaya, psikolojik dengesini kaybetmeye başlayacaktır. Nihayetinde her türlü riski alarak dışarı çıkıp çıkmama kararıyla baş başa kalır. Sınırlı miktarda diyaloğa yer veren filmde zombiler de tamamen sessiz varlıklardır. Başrolüne Norveçli yıldız Anders Danielsen Lie’yi taşıyan The Night Eats the World, zombi türüne getirdiği minimalist yorum ve kurduğu psikolojik atmosfer sayesinde kült statüsüne ulaşmış özgün bir örnektir.
#Alive (2020)
Güney Kore yapımı #Alive, Seul kentini ele geçiren gizemli bir virüs salgını sırasında evine kısılıp kalan bir gamer’ı merkezine alır. Yiyecek içeceği ve diğer malzemeleri azaldıkça umudunu kaybetmeye başlayan genç adam, karşı binada sağ kalan bir kadının bulunduğunu fark eder ve ikisi kendilerini zombilerden korumak için birlikte mücadele etmeye çalışır. Zombi filmi konvansiyonlarını kapalı mekân gerilimine uyarlayan #Alive, teknolojiyi hikâyesine zekice entegre etmesiyle de dikkat çeken bir yapımdır. COVID-19 salgınının ilk yılında gösterime giren film Kore sinemasının yeniden canlanmasında büyük pay sahibi olmuş, ardından Netflix üzerinden dünya çapında geniş bir izleyici kitlesiyle buluşmuştur.
Army of the Dead (2021)
Yönetmenliğe 2004 yapımı Dawn of the Dead’le adım atan Zack Snyder’ın kariyerinin ikinci zombi filmi Army of the Dead, uzun bir yapım macerasının ardından nihayet 2021 yılında izleyiciyle buluştu. Virüs salgını sonucunda karantina altına alınmış Las Vegas’taki bir kumarhanenin kasasını soymak için bir araya getirilen bir grup paralı askeri takip eden film, geleneksel zombi kavramının ötesine geçen akıllı, bilinçli ve örgütlü bireylerin önderlik ettiği bir zombi toplumu tasvir etmesiyle dikkat çeker. Zombi türü konvansiyonlarını soygun filmi trükleriyle iç içe geçiren filmin mizahi yaklaşımı da övgüyle karşılandı ancak olay örgüsündeki gedikler eleştirmenlerde hayal kırıklığı yarattı.
All of Us Are Dead (2022 - )
Güney Kore yapımı Netflix dizisi All of Us Are Dead, zombi salgını temasını lise ortamına taşır. Okul binasında mahsur kalan bir grup genç, kendilerini zombilerden korumak için iş birliği yapacak, bu arada kendi aralarında da sürekli çatışacaktır. Kore toplumundaki sınıfsal eşitsizliğe ve eğitim sisteminin yetersizliğine dair keskin gözlemlerde bulunan dizi, bir yandan da dostluk, rekabet, ihanet, akran zorbalığı gibi gençlik filmi temaları üzerinden zombi anlatısını büyüme hikâyesi çerçevesine yerleştirir. Kısa zamanda Netflix’in İngilizce olmayan en popüler içeriklerinden biri haline gelen All of Us Are Dead’in ikinci sezonunun 2026’da seyirci karşısına çıkması bekleniyor.
The Last of Us (2023 - )
Son yılların en başarılı zombi dizilerinden biri de, Naughty Dog’un geliştirdiği video oyunundan uyarlanan HBO dizisi The Last of Us oldu. Uygarlığın yıkılmasından yıllar sonra, belki de insanlığın son ümidi olan on dört yaşındaki Ellie ile onu Amerika’nın bir ucundan diğerine götürme görevini üstlenen Joel adında bir adama odaklanan ilk sezon büyük beğeniyle karşılandı. 2025’in bahar aylarında izleyiciyle buluşan ikinci sezon bu kez Wyoming eyaletindeki yerleşik bir toplulukta geçiyordu. Pedro Pascal’ın ününe ün katan dizinin, COVID sonrası dönemin haletiruhiyesinde karşılık bulan yas ve umut gibi temaları ele alma biçimi ve duygusal derinliği övgülerle karşılandı.
Son 10 yılın en iyi 10 zombi filmi ve dizisini çevrimiçi izleyin
JustWatch olarak hazırladığımız bu rehber sayesinde zombi anlatılarının son on yılda çekilmiş en iyi örneklerini keşfedebilirsiniz. Sitemizin sunduğu filtreleme özelliğini kullanarak bu listedeki yapımların farklı platformlardaki izleme seçeneklerine göz atabilirsiniz.