Son dönemde rol aldığı Havoc ve MobLand gibi projelerle adından sıklıkla söz ettiren İngiliz aktör Tom Hardy, nev-i şahsına münhasır oyunculuk tarzını ortaya koyduğu oldukça sağlam ve akıllarda iz bırakan bir filmografiye sahip.
Süper kahraman serilerinden arthouse, festival hitlerine oldukça geniş bir yelpazeye sahip rollerde karşımıza çıkan Tom Hardy’nin kariyerine damga vuran on performansını bu sayfada listeledik. Dünyanın en büyük streaming rehberi olan JustWatch sayesinde, Tom Hardy’nin en iyi filmlerini Türkiye’de nereden izleyebileceğinizi zorlanmadan öğrenin.
Mad Max: Fury Road (2015)
Koca bir jenerasyonun Mel Gibson’la özdeşleştirdiği Max Rockatansky karakterini devralmak elbette ki hafife alınacak bir kariyer hamlesi değildi ama Tom Hardy, George Miller’ın 2015 tarihli modern başyapıtı Mad Max: Fury Road’la karakteri tam anlamıyla kendisine mal eden bir performans ortaya koymayı başardı. Film boyunca toplamda 63 repliği olan Hardy, Max karakterinin tüm personasını fiziksel bir oyunculuk yaklaşımıyla inşa etti. Sessizliği, âdeta vahşi bir hayvanı andıran homurdanmaları ve mimikleri sayesinde seyircinin özdeşleşim kurmasını zorlaştıran bir anti-kahraman olarak çıktı karşımıza. Filmin, duygusal açıdan Furiosa’yı merkeze alan anlatısında Hardy, spot ışıklarını üstüne çekmeye çalışmaksızın, dengeli ve ölçülü yaklaşımıyla büründüğü bu ikonik karakteri layığıyla ekrana taşıdı.
The Dark Knight Rises (2012)
Tom Hardy’nin, ünlü bir oyuncunun baştan aşağı onunla özdeşleşmiş bir performansın ardından dahil olduğu bir diğer seri ise Christopher Nolan’ın Batman üçlemesiydi. The Dark Knight'ta Joker’i canlandıran Heath Ledger’ın zamansız ölümünün Ledger’i serinin hayranları nezdinde rakipsiz bir konuma getirmesi Hardy açısından özellikle zorlayıcı oldu. Yine de başarılı aktör, Joker’in âdeta antitezi diyebileceğimiz Bane karakteriyle bu görevin altından kalkmayı başardı. The Dark Knight Rises’daki rolü için 13 kilo alarak neredeyse tanınmaz hâle gelen Hardy, “Çingenelerin Kralı” lakaplı boksör Bartley Gorman’dan ilham alarak tasarladığı aksanıyla Bane’e inanılmaz bir derinlik kattı. Kaotik ve sağı solu belli olmayan Joker’in aksine, adım atmadan önce iyice düşünüp tartan, cüsseli sözde devrimci figür, beyazperdedeki en ikonik kötülerden biri olarak akıllarda yer etti.
Bronson (2009)
İngiliz aktörün önemli düzeyde fiziksel değişim geçirdiği diğer bir film ise Nicolas Winding Refn imzalı Bronson’dı. Filmde, İngiltere’nin en azılı suçlularından kabul edilen ve Charles Bronson lakabıyla tanınan Michael Gordon Peterson’ı canlandıran Tom Hardy, bu film için 19 kilo aldı. Rolüne hazırlanırken Bronson’la telefon görüşmeleri yapan Hardy, azılı suçluyu o kadar etkiledi ki Bronson, filmde kullanılması için ikonik bıyığını keserek kostüm departmanına teslim etti. Provakatif ve seyircinin sınırlarını zorlayan filmleriyle tanınan Refn’in kariyerinde önemli bir yere sahip Bronson, ele aldığı öznenin bilincinde olduğu bir meta-performans yöntemi benimseyerek biyografi türünün de sınırlarını zorladı.
Locke (2014)
Tom Hardy, kariyerinin en özgün ve hem izleyici hem de kendisi açısından en zorlu performansına ünlü senarist Steven Knight’ın yönettiği Locke filminde imza attı. Tamamı bir arabanın içinde geçen ve sesleriyle Andrew Scott, Olivia Colman ve Tom Holland gibi isimler yer alsa da yalnızca Tom Hardy’nin görünür olduğu filmde başarılı aktör, ustabaşı görevi sebebiyle Birmingham’e gitmesi gereken Ivan Locke’u canlandırdı. Evlilik dışı bir ilişkisi olan Locke’un sevgilisinin doğum yapmak üzere olduğunu öğrenmesi üzerine Londra’ya geri dönüşünü takip eden filmin aksiyonu yalnızca Locke’un arabada gerçekleştirdiği telefon konuşmalarıyla sınırlıydı. Bu denli minimal bir anlatı çerçevesinde ses tonunu, mimiklerini ve nefes alış verişlerini kullanan Hardy, karakterinin kontrol dahilinde olmayan olaylar karşısında yaşadığı duygusal gelgitleri ustalıkla ortaya koydu.
Venom: Let There Be Carnage (2021)
Venom karakteri beyazperdede önce Spider-Man 3’ün karanlık kötüsü olarak akıllara kazınmış olsa da Sony’nin imzasını taşıyan spin-off seri karaktere bambaşka bir bakış açısı getirerek sürpriz bir başarı yakaladı. Elbette bu başarıda iki farklı karakteri benliğinde buluşturan Tom Hardy’nin payı da çok büyüktü. Seride gazeteci Eddie Brock ve onun bedeniyle simbiyotik bir ilişki içinde olan Venom adlı uzaylıyı canlandıran / seslendiren Hardy, ikinci film Venom: Let There Be Carnage’da bu ikili performansını bir adım ileriye taşıdı. Brock ve Venom arasındaki ilişkinin düşmanlıktan dostluğa, dostluktan, inceden hissettirilen bir romantizme gidip geldiği bu dinamik ve camp estetiğini benimseyen süper kahraman filmi queer izleyicilerin de gönlünü kazandı.
Warrior (2011)
Fiziksel açıdan zorlayıcı performanslarının öne çıktığı bir kariyere sahip olan Tom Hardy, Gavin O’Connor’ın imzasını taşıyan Warrior’daki karakterini de benzer bir yaklaşımla ekrana taşıdı. Başrolü Joel Edgerton’la paylaşan Hardy, dövüş sanatlarında uzmanlaşan eski asker Tommy Riordan’a hayat verdi. Hardy bu rol için aylar süren yoğun bir fiziksel hazırlık sürecinden geçti; boks, kickboks ve jiu-jitsu üzerine çalışarak karakterin ringdeki patlayıcı gücünü sahici bir biçimde yansıtmayı başardı. Ancak performansını asıl etkileyici kılan, bu fiziksel dönüşümün ötesine geçerek karakterin bastırılmış duygularını ve geçmişten taşıdığı travmaları mimikleri, duruşu ve sessizliğiyle harmanlamasıydı. Tommy’nin yıllardır görüşmediği abisi Brendan’la birbirinden bağımsız olarak karma dövüş sanatları turnuvasına girmesini konu edinen film, iki kardeşin geçmişlerinde verdikleri kararlar ve bunların sebep olduğu kırgınlıklarla yüzleşmeleri düzlemindeki duygusal yoğunluğuyla dikkat çekti.
The Revenant (2015)
Alejandro González Iñárritu’nun 2016 Oscarlarına damgasını vuran epik filmi The Revenant, Tom Hardy’ye ilk Oscar adaylığını kazandırdı. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday gösterilen Hardy filmde, Leonardo DiCaprio’nun canlandırdığı kürk avcısı Hugh Glass’i ayı saldırısına uğradıktan sonra ölüme terk eden ekip arkadaşı John Fitzgerald’ı canlandırdı. Hardy, başka rollerinde de izlerine rastladığımız bu hayvani ve içgüdülerine güvenerek hareket eden karakter temsiliyle “kötü” rollerinin de altından kalkabildiğini kanıtlamış oldu.
The Bikeriders (2023)
Jeff Nichols’ın Austin Butler, Michael Shannon ve Jodie Comer gibi oyuncu kadrosundaki başarılı isimlerle ses getiren filmi The Bikeriders’da Hardy, filmin kahramanı Benny için bir ağabey figürü olan Johnny Davis rolünü üstlendi. Başarılı aktör, filmdeki Vandallar Motosiklet Kulübü’nün lideri olan ve tarz olarak Marlon Brando’dan esinlenen Johnny’yi son derece karizmatik bir şekilde beyazperdeye aktardı. Genellikle farklı aksanları benimsemek konusunda usta olan Hardy, bu filmde de Orta Batı aksanını kullanarak Johnny’ye çok daha sahici bir boyut kattı. Benny ve Johnny arasındaki duygusal bağın önemli bir rol oynadığı filmde Butler ve Hardy arasında kimya büyük beğeni topladı.
Inception (2010)
Christopher Nolan’ın modern bir klasik haline gelmiş, birbirinden yetenekli oyuncuların yer aldığı kadrosuyla dikkat çeken filmi Inception’da Tom Hardy’ye göz ardı edilemeyecek bir performans sergiledi. Rüya aleminde başka insanların kılığına bürünme becerisine sahip Eames’e hayat veren Hardy’nin değişken ve karizmatik karakter inşası filmin kimi anlarda karmaşıklaşan anlatısı karşısında seyircinin biraz olsun nefes almasına imkân tanıdı. Özellikle Joseph Gordon Levitt’in canlandırdığı Arthur’la aralarındaki dinamikle filmi mizah yönüyle besleyen Eames’ın aksiyon dolu sahnelerdeki katkısını da düşünürsek Inception’ın Hardy’nin kariyerinin geri planda kalmış işlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
MobLand (2025)
İlk sezonunda Guy Ritchie’nin yönetmenlik yaptığı ve Public Enemies'in senaryosunu kaleme almış Ronan Bennett’in imzasını taşıyan İngiliz suç dizisi MobLand, Tom Hardy’nin TV dünyasında yıldızının parlamasına imkan tanıdı. Pierce Brosnan ve Helen Mirren gibi başarılı oyuncuların da rol aldığı dizide Hardy, Harrigan suç ailesinin kirli işli yapmakla görevlendirilen Harry De Souza'yı canlandırıyor. Dizinin özgünlüğü ve başarısı eleştirmenler nezdinde tartışma konusu olsa da Tom Hardy’nin herkesi neredeyse gölgede bırakan performansı konusunda herkes hemfikir. Kariyeri boyunca aksiyon ve gerilim filmlerinde inşa ettiği beden dili temelli oyunculuğunu burada da konuşturan aktör, izleyenleri pişman etmeyecek bir seyir zevki vadediyor.
Tom Hardy’nin en iyi performanslarını çevrimiçi izleyin
JustWatch ekibinin hazırladığı bu rehber sayesinde Tom Hardy’nin beyazperdedeki ve televizyondaki en başarılı on performansınıi Türkiye’de hangi dijital platformlar aracılığıyla izleyebileceğinizi öğrenin. Sayfada yer alan kiralama, satın alma ve abonelik seçeneklerini filtreleyerek size en çok hitap eden platformu kolayca bulabilirsiniz.