2008 yılında Iron Man’in vizyona girmesiyle başlayan ve o günden bu yana birbirine bağlantılı çok sayıda karakter ve hikâyeyle genişlemeye devam eden Marvel Sinematik Evreni (MCU) günümüzde olağanüstü boyutlara ulaşmış durumda. Yıllar içerisinde gerek sinemada gerek televizyonda sayısız karakterin bu evrene dâhil olmasını takip ediyoruz.
Zira Marvel yıllar önce çizgiroman dünyasında yaptığına benzer şekilde kurmaca karakterleri aynı evren içerisinde genişletirken süper kahramanları yalnız savaşçılar olmaktan da çıkardı. MCU içerisinde pek çok süper kahramanın işbirliği yaptığına, hatta bir çatı altında birleştiğine tanık olduk. Bazıları ise evrene doğrudan bir ekip olarak dâhil oldular.
Bu tarz evrenlerin doğasında bir güç yarışı var. Kimin kimden daha üstün olduğunu tartışmak, süper kahraman anlatılarını sevenlerin vazgeçemediği alışkanlıklardan biri. MCU’nun Altıncı Evre’si (Phase Six) bir ekip anlatısıyla, The Fantastic Four: First Steps’le (2025) başlamışken daha önce bu evrende gördüğümüz diğer grupları ve takımları karşılaştırıyoruz. Hem MCU evrenindeki dramatik ağırlıkları hem de sahip oldukları güçler bakımından - neredeyse - tamamen subjektif bir sıralama oluşturuyoruz.
The Avengers
Herhâlde bu listenin subjektif olmayan tek maddesi ilki. Zira şu tartışmasız bir gerçek ki MCU’yu bu çapta ortaya çıkartan temel unsurların başında Avengers geliyor. İlk fazı oluşturan köken filmlerinin ardından dünyayı kurtarmak için tek bir çatı altında birleşen süper kahramanlardan oluşan Avengers, bu evrenin tartışmasız A Takımı. Iron Man, Kaptan Amerika, Thor, Hulk, Black Widow ve Hawkeye’dan oluşan orijinal Avengers, geçen zaman içerisinde pek çok değişime uğramış ve artık misyonunu tamamlamış olsa da hâlâ Marvel denince ilk akla gelen unsurlardan biri. Nick Fury’nin planlamasıyla buluşan bu grup 2012 tarihli The Avengers’ın başarısıyla süper kahraman filmlerini baştan aşağı değiştirdi ve gişe filmlerinin hâlâ etkisinde olduğu bir anafor yarattı desek yeridir. Dolayısıyla Loki’den Thanos’a pek çok büyük düşmanı alt eden, yıllardır farklı maceralarına tanık olduğumuz, MCU’nun amiral gemisi Avengers tabii ki liste başında yer alıyor.
The Guardians of the Galaxy
Evren içerisindeki kudretleri ve kimlere diş geçirip geçiremeyecekleri elbette tartışmalı olsa da hikâye ağırlığı ve takım çalışması bakımından Guardians of the Galaxy ekibi kesinlikle ilk sıraları hak ediyor. 2014 yılında gösterime giren James Gunn imzalı Guardians of the Galaxy filmiyle MCU evrenine dâhil olan grup bu filmin başarısıyla bir anda Marvel’ın sevilen ekiplerinden birine dönüştü. Chris Pratt’in canlandırdığı, grubun “lideri” konumundaki Star-Lord başta olmak üzere Marvel’ın diğer pek çok karakterinin aksine kendini pek ciddiye almayan, tereddütlü karakterlerden oluşan Guardians of the Galaxy ekibi, Marvel’ın tanımlayıcı öğelerinden birisi olan mizahi unsurları da en etkin kullanan anlatı gruplarından birisini oluşturdu. Öyle ki bu etkinin diğer Marvel filmlerini de fazlasıyla etkilediğini söylemek mümkün. Kendilerine ait iki devam filmi de bulunan Guardians of the Galaxy grubunu başka filmlerde de önemli rollerde izlemiştik.
Black Order
MCU pek çok açıdan zirve noktasını Avengers: Infinity War (2018) ve Avengers: Endgame (2019) filmleriyle yaşadı. “Infinity Saga” olarak da bilinen ilk üç MCU evresinin esas kötüsü (bilgisayar oyunları tabiriyle final boss da diyebiliriz) Thanos ise tüm evrenin varlığını tehdit ederken özenle seçilmiş bir timden yardım alıyordu: Black Order. “Children of Thanos" (Thanos’un Çocukları) olarak da bilinen bu grup ilk olarak Infinity War’da karşımıza çıksa da alternatif bir versiyonunu Endgame’de de izledik. Thanos’un saldıracağı gezegenlerden saldırı öncesinde aldığı ve savaşçı olarak yetiştirdiği evlatlıklardan oluşan bu grup birçok başka işbirliğiyle güçlenen Avengers’ı en çok zorlayan gruplardan da biriydi. Thanos, Sonsuzluk Taşları’nı toplama görevinde en büyük desteği de Black Order’dan alıyordu.
Eternals
Eternals (2021), MCU’ya Dördüncü Evre’nin bir parçası olarak eklendiğinde önemli bir grup karakteri de evrenin sınırları içerisine soktu. Filme adını veren Eternals grubu, esas olarak Marvel evreninde bir ırkı temsil ediyor. Avengers’tan bir milyon yıl önce, dünyayı korumak üzere yaratılan ve ölümsüz olan bu ırk 2021 yapımı filmde yıllar süren bekleyişin ardından görevlerini yerine getirmek için tekrar bir araya geliyordu. Bağımsız yapımlarla adını duyuran ve son olarak Nomadland (2020) ile Oscarlarda da büyük başarı yakalayan Chloé Zhao’nun yönettiği film beklentilerin altında kalmış ve ne Zhao’nun önceki filmlerine ne de MCU tarzına uyum sağlayabilmişti. Genel olarak da MCU’nun sevilmeyen filmleri arasında olduğunu söylemek mümkün. Ancak Eternals, Marvel evrenine bir mitoloji katmanı eklemesi ve tarihsel bağlamı derinleştirmesi bakımından oldukça önem taşıyor.
The Fantastic Four
Bu listenin MCU açısından en genç grubu aslında Marvel’ın en eski karakterlerinden bazılarına karşılık geliyor. Bu yıl Pedro Pascal ve Vanessa Kirby’li kadrosuyla dikkatleri üzerine toplayan The Fantastic Four: First Steps hem Altıncı Evre’yi başlatan film oldu hem de Endgame sonrası iyice ayyuka çıkan “tek bir düşmana karşı bir araya gelme” rüzgârını da arkasına alarak önemli bir pozisyona yerleşti. İlk olarak 1960’larda, dönemin uzay yarışı trendlerine uygun bir hikâyeyle ortaya çıkan ve Marvel’ın erken dönem başarı hikâyelerinden biri olan Fantastic Four anlatısı bu dönemden itibaren televizyon uyarlamalarına konu oldu. İlk sinema uyarlaması ise 2005’te gerçekleşti. (Sonradan MCU’nun Kaptan Amerika’sı olacak Chris Evans bu filmde Johnny Storm’u canlandırmıştı.) 2007’de bir devam filmi, 2015’te ise bir yeniden çevrimi yapıldı. Son olarak da 2025 yapımı MCU filmi The Fantastic Four: First Steps geldi. Bu filmle birlikte Fantastic Four’un MCU’nun sonraki fazlarında önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. Zaten ekibin Avengers: Doomsday (2026) ve Avengers: Secret Wars’ta (2027) da yer alacağı şimdiden açıklanmış durumda.
Thunderbolts
MCU’ya bu yıl dâhil olan bir başka yeni grup da anti-kahramanlardan oluşan Thunderbolts. Yine kendilerine ait bir filmle evrene giriş yapan bu grup evrene “Yeni Avengers” olarak da tanıtılıyor. Black Widow’dan (2021) hatırladığımız Yelena Belova (Florence Pugh), Kaptan Amerika karakter aksının önemli parçalarından Bucky Barnes / Winter Soldier (Sebastian Stan) ve ileride MCU’da önem kazanması muhtemel Valentina Allegra de Fontaine (Julia Louis-Dreyfus) gibi karakterlerin başı çektiği Thunderbolts’un MCU’nun geleceği açısından da önemli olması bekleniyor. Avengers’tan farklı olarak iyi-kötü sınırlarını bulanıklaştıran ve duygusal olarak çok yönlü karakterleri bir araya getiren Thunderbolts, sayıları giderek artan ekip filmleri de düşünülecek olursa Endgame sonrası bir tür geçiş döneminde olan MCU için ton belirleyici bir görev üstlenebilir.
Dora Milaje
MCU, bilhassa Üçüncü Evre’den itibaren anlatıya dâhil edilen Black Panther (2018), Black Widow, Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings (2021) ve Eternals gibi yapımlarla evrenin Kuzey Amerika merkezli gerçek dünya referanslarını genişletmeye başladı. Black Panther anlatısının zemini konumundaki Wakanda, bunlar arasında ayrı bir önem taşıyor. Marvel’ın farklı bağlamlarda sıklıkla kullandığı “ya başka türlü olsaydı” sorusunun ilginç bir örneği olan Wakanda anlatısı Afrika toplumlarını ve kültürünü MCU evreninin önemli bir parçası hâline getiriyor. Wakanda’nın kadın savaşçılardan kurulu özel timi Dora Milaje de bunun çarpıcı örneklerinden birisi. Ülkenin en önemli savunma gücü olan Dora Milaje, iktidar açısından da söz sahibi olan bir grup ve Marvel’ın Batı odaklı dünya düzeni kadar erkek egemen güç ilişkilerine de yarık açan keskin bir unsur. Black Panther filmlerindeki rollerinin yanı sıra Avengers’la da işbirliği yapıp Thanos’a karşı mücadeleye katılan grup Dora Milaje hiç şüphesiz MCU’nun en önemli ekiplerinden birisi.
The Illuminati
Endgame, MCU açısından temel bir kırılma noktasını temsil ediyor. Bu filmle birlikte yalnızca “The Infinity Saga” adı verilen dönem kapanıp yeni bir MCU dönemi başlamadı. Aynı zamanda Endgame’deki olayların çözüme kavuşturulma şekli MCU evreninin gerçeklik zeminini de baştan tanımladı. Zira çoklu evrenler teorisi bu evrenin temel unsurlarından biri hâline geldi ve bu bir yandan yeni hikâye yolları açarken diğer yandan da anlatılan hikâyelerin tartışılmaz “gerçek”liğine de bir çatlak açtı. Endgame’in bu etkisini onu takip eden Spider-Man: Far From Home (2019) ve Doctor Strange in the Multiverse of Madness (2022) filmlerinde doğrudan biçimde gördük. Doctor Strange in the Multiverse of Madness’ta ise The Illuminati adlı grupla tanıştık. Çoklu evrenlerin koruyucusu gibi bir konuma sahip olan bu gizli “akil insanlar” grubu başta X-Men’den tanıdığımız Professor Charles Xavier olmak üzere bazı tanıdık Marvel karakterlerinden oluşuyordu. Bu oluşumu MCU’da tekrar görür müyüz bilinmez ama The Illuminati’nin Marvel çizgiroman evreninde de önemli bir pozisyona sahip olduğunu ekleyelim.
The Howling Commandos
MCU’nun dikkat çeken bir başka grubu ise Captain America: The First Avenger’da (2014) karşımıza çıkan The Howling Commandos ekibi. İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusu içerisindeki elit askerlerden oluşturulan bu gruba sonrasında Kaptan Amerika liderlik ediyordu. Savaştan ve Kaptan Amerika’nın ortadan kayboluşundan sonra grup varlığına devam etti. Agent Carter (2015-2016) ve Agents of S.H.I.E.L.D. (2013-2020) gibi sinema dışı MCU yapımlarında da onları birkaç kez gördük. Evrenin önemli karakterlerinden Bucky Barnes’ın da aralarında olduğu The Howling Commandos hem temsil ettiği spesifik dönemle hem de MCU evrenine açtığı tarihsel bağlamlarla önemli bir dramatik pozisyona sahip durumda. Hayranların da her daim ilgi gösterdiği ekiplerin başında geliyor.
The Defenders
MCU belli evrelerden oluşan filmlerin başı çektiği majör anlatıların yanı sıra yıllar içerisinde farklı platformlarda yayınlanan kısa film ve dizilerle de genişlemeyi sürdürdü. Hem hikâyesel açıdan bazı boşluklar bu şekilde dolduruldu hem de bu diziler yeni karakterlerin evrene sokulması için önemli bir işleve sahip oldu. Agents of S.H.I.E.L.D., WandaVision (2021) ve Loki'nin (2021-2023) başı çektiği listeyi uzatmak mümkün. Bu listenin önemli parçalarından birisi de her biri kendi Netflix dizilerine de sahip olan Daredevil, Jessica Jones, Luke Cage ve Iron Fist’in güçlerini birleştiren The Defenders (2017) elbette. “MCU Netflix dizilerinin Avengers’ı” olarak da görebileceğimiz The Defenders hayranlar tarafından sevilen fakat her biri zayıflıklarından da mustarip karakterlerden oluşan bir grup. Avengers’ta olduğu gibi gezegen tehdit eden kozmik güçlerden ziyade insanlığın suç dünyasına karşı savaşan grup belli bir ölçekte MCU’nun güçlü gruplarından birisi sayılabilir. Daredevil’ın Spider-Man: No Way Home’la (2021) MCU filmlerine de girişiyle birlikte bu ekibin öneminin de gelecekte artmasını bekleyebiliriz.
Marvel Sinematik Evreni’ndeki en güçlü gruplar kimler?
JustWatch ekibinin hazırladığı streaming rehberi sayesinde Marvel Sinematik Evreni’nde bugüne kadar izlediğimiz en güçlü süper kahraman gruplarını karşılaştırıyoruz. Aralarında en güçlü kim, sıralıyoruz. Dünyanın en büyük streaming rehberi olan JustWatch’ı kullanarak Prime Video, Disney+ ve MUBI gibi platformlardaki başka içeriklere de göz atabilirsiniz.