Kurulduğu 2012 yılından itibaren küçük, bağımsız bir film dağıtım şirketiyken bugün Hollywood’un en popüler stüdyolarından biri hâline gelen A24, büyümeye ve kataloğunu genişletmeye devam ediyor. Özellikle Daniel Scheinert ve Daniel Kwan imzalı Everything Everywhere All at Once’ın 2023 Akademi Ödülleri’nde En İyi Film’in yanında altı Oscar’ı kucaklamasıyla dikkatleri üzerine çeken şirket, bugün tür sinemasından, arthouse festival filmlerine geniş kapsamlı bir film seçkisini seyircilerle buluşturmaya devam ederken bir yandan da genç ve keşfedilmemiş yetenekleri sektörle buluşturuyor.
JustWatch ekibinin hazırladığı bu rehber sayesinde son on yılda A24’ün imzasını taşıyan en iyi on filmi keşfedin. Sitemizin sunduğu filtreleme özelliğinden faydalanarak bu filmleri Türkiye’deki dijital platformların sunduğu kiralama, satın alma ve abonelik seçenekleriyle nereden izleyebileceğinizi öğrenin.
Babygirl (2024)
Erotik gerilim sevenleri buraya alalım! Yapımcılığını A24’ün üstlendiği ve başrollerinde Nicole Kidman ve Harris Dickinson’ı izlediğimiz Babygirl, birçokları için yeni Noel klasiği olmaya aday. Doksanlı yılların Basic Instinct ve Nine ½ Weeks tarzı erotik gerilimlerinden ilham alan ve onları çok daha güncel ve feminist bir perspektiften yorumlayan Babygirl’ün yönetmenliğini Hollandalı asıllı yönetmen Halina Reijn üstleniyor. CEO olarak çalıştığı taşımacılık şirketine stajyer olarak giren Samuel isimli genç bir adamla yaşadığı BDSM ilişkiyi merkezine alan film, otoriteye, güç dinamiklerine ve kadın cinselliğine özgün ve yaratıcı bir perspektiften bakıyor.
A Different Man (2024)
Son yılların yükselişteki oyuncularından Sebastian Stan’e, Joachim Trier’in filmlerinden tanıdığımız Norveçli aktris Renate Reinsve’nin eşlik ettiği A Different Man, nevi şahsına münhasır bir tür filmi. Aaron Schimberg’ün imzasını taşıyan yapım, nörofibromatozis isimli bir hastalığa sahip ve bu yüzden deforme olmuş bir yüze sahip David’in gündelik yaşamına odaklanıyor. Yan dairesine taşınan Ingrid’den hoşlanan ama onu bu haliyle etkileyemeyeceğine ikna olan David, yeni bir tedavi yöntemi sayesinde bambaşka bir yüze sahip oluyor. Bu yeni kimliğiyle Ingrid’in hayatına yeniden dahil olan David hayatı, Ingrid’in geçmişteki hastalığına sahip Oswald’la tanışmasıyla yeniden altüst oluyor… Kafkaesk atmosferi, kara mizahıyla seyircinin beğenisini toplayan A Different Man, Stan’e Berlin Film Festivali’nde ve Altın Küreler’de En İyi Oyuncu Ödülü’nü kazandırmıştı.
The Zone of Interest (2023)
2024 Oscarlarına damgasını vuran The Zone of Interest, son yılların en çarpıcı ve güçlü filmleri arasında kabul ediliyor. Geçmişte Under the Skin ve Birth filmleriyle tanıdığımız Jonathan Glazer’ın oldukça farklı bir tarzda çektiği bu yapım Auschwitz toplama kampının yanı başında eşi Hedwig ve beş çocuğuyla beraber yaşadığı komutan Rudolf Höss’ün evinin kapılarını aralıyor. Martin Amis’in aynı adlı romanından esinlenen film, hepimizin aslında çok iyi bildiği bir hikâyeyi, görmeye alışık olduğumuz imgelerle değil; çerçevenin dışında kalan şiddetin sıradanlığıyla ele alıyor. Mica Levi’nin etkileyici müzikleriyle tetiklediği huzursuzluk hissi daha da artan The Zone of Interest yalnızca geçmiş değil günümüz dünyası açısından da son derece anlamlı ve önemli bir film.
Past Lives (2023)
Romantik aşk filmlerinin özellikle 2000’li yıllara kıyasla çok daha az popüler olduğu bir dönemden geçtiğimizi kabul edelim. Bu sinema iklimi içinde Celine Song’un ilk uzun metrajı Past Lives âdeta türe yeni bir soluk getirdi. Altın Küre ve Oscarlarda hatırı sayılır adaylık kazanan film, Güney Kore’de çocukluk arkadaşı olan Ha Seung ve Na Young’un, önce 20’li sonrasında da 30’lu yaşlarda yollarının kesişmesini konu ediniyor. Greta Lee, Teo Yoo ve John Magaro’nun dokunaklı ve içten performanslar sergilediği, melankolisi ve romantizmi dozunda tutmayı başaran bu filmde, aşktan vazgeçen veya bir gün geldiğinde geçmiş hayatlarına dönüp bakmak zorunda kalan seyircilerin oldukça tanıdık deneyimler bulacağına şüphe yok!
Aftersun (2022)
Filmin birçok ülkede dağıtımcılığını üstlenmesi sebebiyle birçoklarımızın MUBI’yle özdeşleştirdiği Aftersun’ı aslında A24’ün vizyonerliğine borçluyuz. Cannes’da Eleştirmenler Haftası’nda gösterildikten sonra popülerliği bir çığ gibi büyüyen Aftersun, kısa sürede bir bağımsız sinema fenomenine dönüştü. Özellikle Türkiye’de çekilmesi sebebiyle hayranlarının daha da coşkulu bir biçimde sevdiği Aftersun, İskoç asıllı yönetmen Charlotte Wells’in ilk uzun metrajı. Paul Mescal’ın genç yaşta baba olmuş ve kızıyla beraber yaz tatili için Fethiye’ye giden Callum’u canlandırdığı film doksanlar nostaljisinden tutun çocukların duygu dünyasına, yalnızlığa ve anılara kadar birbirinden farklı unsurlarla seyircisinin kalbine dokunan bir film.
After Yang (2022)
A24 dendiği zaman genellikle ilk akla gelen filmler arasında yer almasa da Kogonada’nın After Yang’ı stüdyonun tarzını hakkıyla yansıtan özgün bir bilimkurgu örneği. Columbus ve Patchinko gibi yapımlarla da tanıdığımız Kogonada filminin hikâyesini Jake ve Kyra çiftinin evlat edindikleri kızları Mika’ya abilik etmesi ve Çin kültürüyle bağlantı kurması için ailelerine dahil ettikleri Yang isimli bir robotun etrafında inşa ediyor. Yang’ın bir anda bozuluvermesinin ardından Mika’nın yaşadığı yas sürecini ve ailesinin Yang’ı geri getirebilmek için verdikleri mücadeleye odaklanan film ayrıca Yang’ın geçmişinde tanıdığı insanları, anıları, “duyguları” da keşfe çıkıyor. Oyuncu kadrosunda Colin Farrell, Jodie Turner-Smith ve Justin H. Min’in yer aldığı After Yang, bilim kurgu türü bünyesinde melankoli ve yas duygularını yakalamayı başaran nadir filmlerden.
Uncut Gems (2019)
Yapım şirketinin gişedeki önemli başarılarından bir tanesi de Josh ve Benny Safdie kardeşlerin suç ve gerilim türündeki filmi Uncut Gems’ti. Adam Sandler’ın, kumar bağımlısı mücevher satıcısı Howard Ratner’ı canlandırdığı yapım, seyircisinin bir saniye bile olsa rahat bir nefes almasına müsaade etmeyen temposuyla akıllara kazındı. New York yeraltı dünyasındaki eksantrik figürleri Safdie kardeşlere özgü kara mizahla ele alan film, birçok sinefil için 2019’un en iyi filmleri arasında en üst sıralarda yer alıyor.
The Lighthouse (2019)
A24’ün bugün bu denli popüler olmasında en çok da “nitelikli korku” çatısı altında değerlendirilen yapımların başarısının rol oynadığını biliyoruz. Robert Eggers’in New England açıklarında bir deniz fenerine bekçilik yapan iki adamın gitgide deliliğin pençesine sürüklenmesini konu edinen The Lighthouse ise bu türün en dikkat çeken örnekleri arasında yer alıyor. Robert Pattinson ve Willem Dafoe’nun olağanüstü performanslarıyla kendi sınırladıklarını zorladığı film siyah-beyaz renk paleti ve dışavurumcu estetiğiyle Robert Eggers’ın filmografisini göz önünde buludurursak kesinlikle aldığı tüm övgüleri hak eden bir film.
Hereditary (2018)
Everything Everywhere All at Once’a kadar stüdyonun en yüksek gişe rakamlarına sahip filmi olarak, popülerliğinin artmasına büyük orana katkıda bulunan Hereditary, ilk uzun metrajına imza atan Ari Aster için de bir sıçrama tahtası görevi gördü. A24’ün Hereditary’yi takip eden diğer filmlerinde de yapımcı olarak yer aldığı Aster bu filmiyle trajik bir aile dramını doğaüstü ve ruhani ögelerle harmanlayarak minimal ama aynı derece özgün bir hikâyeye imza attı. Tam bir korku kraliçesi olan Toni Colette’in mimikleriyle inanılmaz bir performans sergilediği filmde ayrıca Gabriel Byrne, Alex Wolff ve Ann Dowd gibi isimler de yer aldı.
Moonlight (2016)
Barry Jenkins’in mor ve pembenin iç ısıtan tonlarıyla emek emek işlediği bu dokunaklı büyüme hikâyesinin Oscarlardaki zaferini kim unutabilir ki? A24’ün bir anda tüm spot ışıklarını üzerine çekmesine vesile olan Moonlight, ana karakterinin yaşamının farklı döneminde karşılaştığı zorluklara odaklanıyor. Küçüklüğünden, ergenliğine ve yetişkinliğine uzanan bu süreçte siyahi ve eşcinsel bir erkek olmanın bireysel düzlemde karakter üzerinde nasıl etkileri olduğunu interoseptif bir bakış açısıyla ele alan film En İyi Film Oscar’ının yanı sıra, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Mahershala Ali) ve En İyi Uyarlama Senaryo ödüllerini de kazanmıştı.